Girişimcilik ruhu, her zaman büyük şehirlerin parlak ışıklarında filizlenmez. Bazen, dünyanın en uzak köylerinden biri, kendi hayat hikayesini yazacak genç girişimcilerin çıkış noktası olabilir. Türkiye’nin doğusundaki küçük bir dağ köyünden çıkan 25 yaşındaki Ayşe Yıldız, şimdi kendi işinin patronu ve siparişlerine yetişemiyor. Gıda sektöründe başlattığı yenilikçi projeleri ve geleneksel lezzetleri bir araya getirerek, kısa sürede geniş bir müşteri kitlesine ulaşmayı başardı. İşte Ayşe’nin ilham veren öyküsü.
Ayşe’nin hikayesi, birçok genç için büyük bir motivasyon kaynağı. Doğduğu köyde hayat zor ama bir o kadar da öğretici. Ailesinin birçok nesli tarım yaparak geçimini sağlarken, Ayşe orada büyümekte, köyün ziyaretçilerinin de dikkatini çekmek için farklı bir şeyler yapma hayalini taşımaktaydı. "Kendi işimi kurmanın hayalini her zaman kurdum," diyor Ayşe. Yüksek öğrenimini büyük şehirlerden birinde tamamladıktan sonra, köyüne döndü ve çocukluk hayali olan üretim yapma isteğini gerçekleştirmek için kolları sıvadı.
Ayşe, köyünün doğal kaynaklarından yararlanarak, organik gıda ürünleri üretmeye karar verdi. Dağ köyünün temiz havası ve verimli arazileri, Ayşe’ye eşsiz bir avantaj sağladı. "Doğaya döndüm ve yerel malzemeleri kullanmaya başladım," diyor. İlk olarak kendi bahçesinde yetiştirdiği sebze ve meyveleri, çeşitli reçel ve konservelere dönüştürdü. Ürünleri, köy pazarında satmaya başladığında, müşterilerin ilgisiyle karşılaşması uzun sürmedi. "İlk hafta, beklediğimden çok daha fazla sipariş aldım. İnsanlar, doğal ürünlere yönelmeye başladılar," diye ekliyor Ayşe.
Geldiğimiz noktada, Ayşe'nin zamanla ürün yelpazesini genişlettiğini görmek de mümkün. Organik un, zeytinyağı, baharat karışımları ve ferahlatıcı bitki çayları gibi lezzetleri de piyasaya sunmaya başladı. Her yeni ürün, kendi içinde bir hikaye barındırıyor. "Benim için her ürün sadece bir yiyecek değil, köyümün ruhunu ve geleneksel unsurlarını taşıyor," diyor. Bu yaklaşımı, hem yerel halk hem de dışarıdan gelen müşteriler için cazip hale getiriyor.
Ayşe Yıldız’ın başarısı, sadece ürünlerinin kalitesiyle değil, aynı zamanda sosyal medyadaki etkisiyle de büyüdü. Instagram ve diğer platformlar üzerinden ürünlerini tanıtmak amacıyla yaptığı paylaşımlar, daha geniş kitlelere ulaşmasına yardımcı oldu. Müşterileriyle direkt etkileşim sağlayarak geri bildirim alması, işini daha iyi bir çizgiye taşımakta büyük değişim yarattı. Bazen sosyal medya hesaplarından gelen siparişlerin sayısının, köydeki pazar satışlarından kat kat fazla olduğunu itiraf ediyor.
Ayşe, şimdi büyüyen işini daha da ileri taşımak için büyük hayaller peşinde koşuyor. "Sadece kendi işimin patronu olmakla kalmayıp, köyümde istihdam yaratmayı da hedefliyorum," diyor. Ayşe, köyündeki gençleri iş gücü olarak kullanarak, onlara kendi işlerini kurmaları konusunda örnek olmak istiyor. "Böylece sadece kendi olarak değil, köyümdeki herkesle birlikte hareket edeceğiz. Hepimizin geleceği için büyük umutlar barındırıyoruz." Bu hedef, hem topluluk bilincini artırıyor hem de yerel ekonomiye katkı sağlıyor.
Başarısının sırlarını sorduğumuzda, Ayşe, "Çalışmayı, azim göstermeyi ve asla pes etmemeyi" vurguluyor. Doğduğu köydeki geleneksel değerleri sürdürebilirken, modern girişimcilik anlayışıyla buluşturmanın en güzel örneklerinden birini sergiliyor. Ayşe’nin hikayesi, tüm zorluklarına rağmen hayallerinin peşinden koşmanın ne denli önemli olduğunun altını çizerken, gelecekte daha fazla gencin kendi topraklarında farklılık yaratabilmesi umudu da uyandırıyor.
Sonuç olarak, Ayşe Yıldız’ın sadece kendi yaşamını değil, yaşadığı topluluğun da kaderini değiştirecek bir ışık olması, birçok kişi için ilham verici. Onun hikayesi, dağ köylerinin sadece izolasyonda değil, aynı zamanda potansiyel dolu birer girişim noktası olduğunun altını çiziyor. "Sıfırdan başladım fakat asla yalnız yürümem. Herkesin destek olduğu bir yolculuk bu," diyerek, o ksvihayi sempatik bir şekilde yeniden hatırlatıyor. Ayşe’nin hayat hikayesinin, gelecekte daha fazla gencin kendi hayallerine ulaşması için cesaret kaynağı olması dileğiyle…