Son zamanların en çok konuşulan cinayet davalarından biri, genç kız Erva'nın acımasızca öldürülmesi olmuştu. Erva'nın cesedinin parçalanmış halde bulunması, toplumu derinden sarstı ve adalet sistemine yönelik birçok soru işaretine sebep oldu. Gözler, mahkemede alınacak kararın fiziksel ve psikolojik etkilerini beklerken, sonunda katilin cezası açıklandı. Ancak bu karar, birçok kişi için hala yetersiz olarak değerlendiriliyor.
Erva, sadece 22 yaşında genç bir kadındı. Hayalleri, sevdikleri ve tüm geleceği bir gecede yok oldu. Katili tarafından katledilen Erva, öldürülmeden önce birçok insanın hayatına dokunmuş biriydi. Genç yaşına rağmen, çevresine neşe katsın diye sürekli uğraşan, yardımsever bir kişiliği vardı. Ancak bu iyilik dolu yaşam, acımasız bir cinayetle sona erdi. Katil, talihsiz gencin hayatına son vermekle kalmadı; cesedini parçalara ayırarak, adeta bir canavarlık örneği sergiledi. Bu olay, toplumda infial yarattı ve "bir insan bu kadar acımasız olabilir mi?" sorusunu gündeme getirdi.
Olayın ardından, katil gözaltına alındı ve yargı süreci başladı. Uzun süren mahkeme duruşmalarının ardından, Erva'nın katilinin cezası açıklandı. Kararın detayları, medyada geniş yer bulurken, toplumda da büyük yankı uyandırdı. Birçok kişi, verilen cezanın toplumda adaleti sağlama konusunda ne kadar etkili olacağını tartışmaya başladı. Bazı yorumcular, bu tür ağır cezaların caydırıcı olup olmadığını sorgularken, diğerleri ise cezaların genellikle 'hapis cezası' ile sınırlı kalmasının, suç oranlarını düşürmekte yetersiz kaldığına inanıyor.
Kararın ardından sosyal medyada pek çok yorum yapılırken, #AdaletİçinErva etiketi altında çeşitli paylaşımlar gerçekleştirildi. İnsanlar, özellikle kadın cinayetleri konusunda daha sert yasaların gerekliliğine dikkat çekti. Erva'nın katilinin cezası, pek çok insan için memnuniyet verici olsa da, adaletin sağlanmasının sadece bir başlangıç olduğunun altı çizildi. Türkiye'de kadın cinayetlerinin artışı ve bu konuda yürütülen mücadele, toplumsal bir sorunun ne kadar derin olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.
Sonuç olarak, Erva'nın davası sadece bir cinayet davası olmaktan çıkıp, toplumsal bilincin uyanmasını sağlayan bir olay haline geldi. Bu tür trajedilerin tekrar yaşanmaması için bir araya gelen kadın ve erkekler, toplumsal değişimi sağlamak ve daha güvenli bir gelecek için mücadele etmekte kararlı. Erva’nın hikayesi, adaletin sorgulandığı ve cinayetlerin önüne geçmek için daha bütüncül bir yaklaşımın gerektiği bir uyarı niteliği taşımaktadır. Adalet yerini buldu mu sorusu ise, hala çoğu kişi için cevaplanmamış bir muamma olarak kalmakta.